Yenidoğan Çetesi davasında ara karar | Fırat Sarı: Her şeyi anlatmak istiyorum

“`html

18.25

Mahkeme, beklenen ara kararını açıkladı.

22 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Duruşma, 26 Kasım Salı günü saat 10.00’da tutuksuz sanıkların dinlenmesi ile sürecek.

17.30

Fırat Sarı’nın savunma süreci tamamlandı.

Mahkeme, duruşmaya 45 dakika ara verdi.

Mahkeme Başkanı, heyetle görüşerek aranın ardından duruşmanın seyrini belirleyecek.

17.00

Fırat Sarı’nın avukatı, savunma yapmaya başladı.
İlk dinleme izninin rüşvetle elde edildiğini öne süren avukat, bu nedenle tapelerin geçersiz olduğunu belirtti.

Avukat, “Tamamen tapeler üzerinden sorgulama yaptınız, su isnadı dahi yapmadınız” ifadelerini kullandı.

Prens dizisine atıfta bulunarak, “İddianamede ne kadar da abartılmış” dedi.

15.56

“İHMAL OLDUĞUNA İNANMIYORUM”

Savcının, “Çalışanların üzerine neden şirket kuruyorsun?” sorusuna Sarı, “Doktorlarımı o şirkete ortak etmek istiyordum. Medisense benimdi, oraya ortak almadım. Diğer şirkete arkadaşlarımı dahil etmek istedim” şeklinde yanıt verdi.

Savcının “Hasan Basri, ‘biz hocanın illegal kısmıyız’ diyor; bu illegal kısmı açıkla” sorusuna, Sarı “Hasan Basri’nin bazı konuşmaları var, bence hiçbir anlamı yok” cevabını verdi.

Savcının “Hakan Doğukan ‘ben çocuk öldürmem, Fırat Hocanın dediği gibi ilacını kesmem’ dediği için açıklamanı isteyebilir miyiz?” sorusuna Sarı, “Çocuğun ilacını neden keseyim, bunu kabul etmiyorum” diye cevapladı.

Savcının “10 bebekle ilgili hiçbir ihmal yok mu?” sorusuna Sarı, “İhmal olduğunu düşünmüyorum, çoğu bebeği ben görmedim” diye ekledi.

Bu yanıt üzerine savcı, “Suçlandığın sebep, örgüt yöneticiliğiyle ilgilidir. Organize suç yöneticisi, tüm suçlardan sorumlu olur.” dedi.

15.10

“HASTANENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ VAR”

Duruşma verilen aranın ardından devam etti. “Ex olana kadar ilaca devam edeceksin” ifadesi hakkında üye hakimin “Nereden biliyorsun öleceğini?” sorusuna Sarı, “Bebek çok ağır durumdaydı, kardiyologlar birkaç gün içinde ölür demişti. İlacı kesmemek gerektiğini vurgulamak için bu şekilde söyledim” savunmasında bulundu.

Sarı, Ocak 2024’te polis tarafından dinlendiklerini Doğukan’dan öğrendiğini ileri sürdü.

Üye hakimle Sarı arasında geçen diyalog;

Üye hakim: Hastanelerle olan anlaşmanız nasıldı?
Sarı: Yenidoğan hekimi bulmak zor. Sorumlu hemşire yoksa öneri olarak alıyorlar.
Üye hakim: Siz nasıl daha kolay bulabiliyorsunuz? Ek ücret verecek misiniz?
Sarı: Evet, bir de ben çevremde tanınıyorum.
Üye hakim: Tıbbi yükümlülükler sizin sorumluluğunuzda mı?
Sarı: Hastanenin sorumluluğunda

13.58

“ŞAKA YAPTIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM”

“Fişini çek-dedemin fişi” ifadesiyle ilgili soruya Sarı, “Hoş değil, keşke konuşmasaydık. Şaka yaptık aramızda, siz yapmıyor musunuz?” şeklinde yanıt verdi. Savcı ise “Bizim üzerimizden örnek verme” dedi.

Bebekleri uzun süre yoğun bakımda tutma iddialarına ise Sarı, “Uzun süre yoğun bakımda tutmakla suçlanıyorum, neden bebekleri öldüreyim?” dedi.

Sarı, “Hastane yönetimleri beni hasta bulmak için zorluyordu. Onların da yoğun bakım kapasiteleri var” dedi. Mahkeme başkanının, “Ceren Hatice Kırım ‘Her türlü usulsüzlüğü ortaya çıkardılar, çomak soktular’ demiş. Ne diyorsun?” sorusuna Sarı, “Bilmiyorum” yanıtını verdi.

Mahkeme başkanının, “Hasan Basri Gök ile olan konuşmanda, ‘Bugün ilaç düştük’ diyorsun. Sen de ‘İlaçları kontrol edin, her yere gideceksin’ diye cevap veriyorsun. Buna ne diyeceksin?” sorusuna Fırat Sarı, “İlaçlar çalınıyordu. İlk başta Hüseyin Günerhan çalıyor denildi. Sümeyye Nur Arslan gitti, kontrol etti, eksik yoktu. Meğer Hasan Basri Gök ve Hakan Doğukan, ilaçları çalmak için böyle konuşmuşlar” şeklinde cevap verdi.

Sarı, terör suçu nedeniyle, “19 yaşımda, üzerinden 30 yıl geçti. İnsan değişmez mi, elbette değişir. Bunun medya da yer alması çok kötü, algıları değiştiren bir olay” diye de ekledi.

13.09

“HASTA SAYISINI ARTIRMADA SIKIŞTIRIYORLARDI”

Hastane yönetiminin hasta sayısını artırmak için kendisini sıkıştırdığını savunan Sarı, “Hastanelerde tek muhatap hastane yöneticileri. Sözleşmeler güvene dayalıydı” dedi.

112 çalışanı Gıyasettin Mert Özdemir’in tapelerde geçen, “Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer” ve “Parasını alamadığımız hastayı neden tutuyoruz?” şeklindeki sözleri sorulunca Sarı, “Mert işkoliktir, heyecanlı konuşur, biraz işgüzardır. Ben de onu kırmıyorum, belki yanlış söyledim” şeklinde yanıtladı.

12.37

“BİZİM BAZEN ZARAR, BAZEN KAR ETMİŞTİR”

Yenidoğan Çetesi’nin faaliyetlerine ilişkin açıklamada bulunan Sarı, “Gıyasettin Mert Özdemir, bebek sevk ediyordu. Bunun için para veriyorduk. Mert, ‘Devlet memuruyum, ödemeleri bana yapman sorun olur’ dedi ve paraların eşinin hesabına yatmasını istedi. Biz onun SGK’sını yaptık. İlker benim maaşlı çalışanım. Kar ortağı olmasını istedim ama kar edemedik, olmadı. Yönetimi ben üstleniyordum. Renas (Kılıç) Reyap’ta çalışıyordu. Ondan hasta sevkini rica ederdik, ödemeler hakkında sıkıntı yaşamıyorduk. Hesap yoktu; dağınık çalıştık. Bazen zarar, bazen de %1-3 kar ettik. Hesaplardan görebilirsiniz.” dedi.

12.00

“HAYATIMİ KARA ETTİLER”

Hemsireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök’ü suçlayan Sarı, “Hayatımı kararttılar. Eğer bir ekip varsa orada benim varlığım da söz konusudur. SGK, 37 haftanın altında doğan bebeklere ‘Curosurf’ ödüyor ama büyüklerde ödemiyor. Ancak ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kaldık. Bu ilaçları flakonda soğuk zincirde tutarak kullandık. En fazla 3 gün tuttuk. Artırma dedikleri oydu. Ama sonradan öğrendim ki, bu ilaçlar başka yerlere satılmış.” dedi.

Curosurf: Solunum Güçlüğü Sendromu (RDS) geçiren veya bu riski taşıyan yenidoğan bebekler için kullanılan bir tedavi yöntemidir.

11.25

“BİR RAPORLA KANDIRILDIM”

Uzman raporunun hatalı olduğunu öne süren Sarı, “Bir raporla ateşe atıldık. 10 hastane kapatıldı ve binlerce insan işsiz kaldı. Uzman raporu kötü niyetli bir dille yazılmış.” söyledi.

Meslek hayatı boyunca 15-20 bin yenidoğan yoğun bakım hastasına baktığını belirten Sarı, “Benim ölüm oranım, Türkiye ortalamasının altında. Daha önce sağlıklı taburcu ettiğim hastalar bile şimdi beni şikayet ediyor. Ultrason çektirip ‘Acaba böbreğimi mi çaldı?’ diye soruyorlar. Türkiye’de yenidoğan organ nakli yapılıyor mu?” şeklinde konuştu.

Sarının “Görmediğim veya bakmadığım bebeklerin vefatından dolayı yargılanıyorum” ifadeleri, onun durumunu dramatikleştirdi.

“Malpraktis”: Bilgiden veya deneyimsizlikten kaynaklanan bir hekimin hatası yüzünden hastanın zarar görmesi durumudur.

11.20

“HİÇ RÜŞVET VERMEYİP HASTA ALMADIM”

112 Çağrı Merkezi çalışanlarıyla işbirliği yaptıkları iddiasını red eden Sarı, “112’nin sevk sürecini bozmadan, rüşvet vererek hasta almadık. Her hastaneye eşit olarak yönlendirirler. Biz tıp merkezlerinden hasta aldık. Aileler de uzayan sürelerde başka yollar aramak istediklerinde bizimle iletişime geçerdi” diye konuştu.

Sarının, şüphelilerin telefon görüşmelerine dair itirazları da dikkate değerdi. “Kamuoyuna konuşurken medeni bir dil kullanırım, fakat tanıdıklarım arasında daha rahat konuşabiliyorum. Kişisel hayatta konuştuklarım, kamusal alana taştı. Bu konuşmalar kesilerek ve yanlış yorumlanarak sunuldu” dedi.

11.10

“BU YAPININ KEŞFİ BEN DEĞİLİM, TEKLİF EDİLDİ”

Sarı, bu yapıyı kendisinin keşfetmediğini, kendisine teklif yapıldığını söyledi. “112 nakil grubu çok yetersiz. Sevk süresi ortalama 4-6 saat. Yenidoğan için bu süre kritik. Usulsüz sevk dedikleri tıp merkezine bebekleri aldım. Reyap Hastanesi’nde iyi çalıştım. Başka hastanelerden teklifler aldım. Bu yapı, benimle daha iyi çalışması için kendisine gelen bir teklifle ortaya çıkmıştı.” diye ifade etti.

10.50

“HER ŞEYİ AÇIKLAYACAĞIM”

Altıncı duruşma, tutuklu sanık doktor Fırat Sarı’nın savunmasıyla başladı.

Savunmasını kendisinin yapacağını belirten Sarı, “2 ay önce savcıyla yaşanan tehdit olayı nedeniyle avukatlarım ayrıldılar, memleketimden gelen iki avukat destek olmayı teklif etti. Ama hazır olmadıklarını söylediler. Elimden geleni yaparak buradayım” dedi.

“Hayatımda artık bir hedefim yok ve her şeyi anlatmak istiyorum. İnsanlık onurum kalmadı, bir strateji belirlemedim, dosyayı tartışmıyoruz” şeklinde ifade etti.

09.15

Davanın görüldüğü salonda, polis ekipleri yoğun güvenlik önlemleri aldı.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASI 5. GÜNÜNDE NELER OLDU?

Yenidoğan çetesi davasının 5. günü, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in hastaların hastaneye sevkimi konu alan savunmalarıyla devam etti.

Kendini doktor olarak tanıtan Özdemir, Fırat Sarı’dan 60 bin lira maaş ve hasta başına bin lira ücret aldığını belirtti. Ardından, Özdemir, şunları anlattı: “Kaya bebeğin annesi riskli bir durumdaydı; 112 ona yer bulma konusunda saatlerce zorlandı. Aile de başka yollar aradı ve ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik’e durumu sundum. O da kabul etti. Bu hastayı hiçbir hastane kabul etmemişti.”

Mahkeme Başkanı’nın “‘Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer’ cümlelerine ne diyorsun?” sorusuna yanıt veren Gıyasettin Mert Özdemir, “Bu benim işgüzarlığın ürünüdür.” yanıtını verdi.

“ANLAŞMALARI HASTANELERLE YAPTIK”

Özdemir, erişkin yoğun bakıma hastalar sevk ettiğini ve Fırat Sarı’dan para aldığını söyledi. Ayrıca, Bağcılar Şafak Hastanesi ve Birinci Hastanesi yönetimleriyle anlaşmalar yapıldığını da ifade etti. “Her özel hastane, yoğun bakım arasında doluluğu ister” dedi.

Mahkeme Başkanı’nın “112 sizi az çalıştırıyor mu? Böyle bir vakit çalışma gerekliliğine sahip olmanız, vaktiniz varsa bunları yapma şansınız oluyordur” diye sorduğu içgörüde Özdemir, “112 çalışanı olduğum için bu işleri resmi olarak yürütememekteyim. Hastanelerde çalışmasaydım, resmi olarak bu işleri yapabilirdim” açıklamasında bulundu.

4 bebeğin ölümüyle suçlanan Doktor Dursun Eryılmaz ise bazı bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğunu öne sürdü ve suçlamaları hemşirelerin dedikodusu olarak değerlendirdi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ 4. GÜNÜNDE NELER OLDU?

Doruşmada, Perşembe günü dördüncü gün gerçekleşti. Sanıklardan yeni itiraflar geldi.

Yenidoğan çetesi davasındaki hastane yöneticisi Serdar Yüksel, borçlandığı ve bu nedenle bebeklerin hastanelere sevk edilmesi için para aldığını açıkladı.

“Beni 112’den veya ‘Sağlık Bakanlığı’ndan numaranızı aldık’ diye arayanlardan biliyorum hastaları. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan paralar aldım” dedi.

Sanık Yüksel, bebekleri para karşılığında il dışındaki hastanelere göndermiş olduğunu itiraf etti.

ASİSTANDAN İTİRAFLAR

Çete lideri Fırat Sarı’nın asistanı Sümeyye Nur Arslan, Sarı’nın evde bakım hizmetlerine de girmeyi planladığını anlattı. Arslan, Sarı’nın bunun için kendisine vekalet verdiğini ve ücretleri hemşirelere kendisinin yatırdığını açıkladı.

Arslan, “Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru ifade edemediler. Normalde 3 hasta bakarken 5 hasta bakıyorsunuz. Bu yoğunluğu artırıyor, hastane yeterli ücreti vermiyor. İşten ayrılmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı verir” ifadelerini kullandı.

Arslan, savcının “Ayda 400 bin lira geliri olan biri neden sizden para alıyordu?” sorusuna, “Bunun nedenini biz de anlamıyorduk. Yurt dışına gideceği zaman, döviz bürosuna gitmememi istiyor, o nedenle para aldığı oldu” diye yanıtladı.

“BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM”

Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç’ın savunması dikkat çekti. Kılıç, belediye başkanı olmak istediğini ve bu doğrultuda hareket ettiğini belirtti.

DAVANIN ÜÇÜNCÜ CELSESİNDE YAŞANANLAR

Dün yapılan görüşmede sanık üç hemşireden çarpıcı itiraflar geldi.

Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerinde doğrulayıcı bilgiler verdi ve bu paraların çalışanlarına motivasyon amacıyla dağıtıldığını iddia etti.

Diğer bir sanık hemşire Çağla Durmuş, Fırat Sarı’nın maddi kazançlar elde etmek için hastaları entübe olarak gösterdiğini açıkladı.

Hemşire Damla Atak, örgüt yöneticilerinden Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferleri gerçekleştirdiğini belirtirken, Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi. Kaya bebeğin ölümü üzerine “Çek fişini” ifadelerini kullandığı sorulan Keykubad, “Üzerime oyun oynanıyor, böyle bir cümle kurmamıştım” dedi.

Keykubad’ın savunmasının ardında, Kaya bebeğin ailesinin avukatı, “Müvekkilim kendi evladını bisküvi kutusu içinde almış ve onu kucağında taşımıştır” ifadeleriyle sanığa tepki gösterdi.

DAVANIN İKİNCİ GÜNÜNDE NE OLDU?

Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü dikkat çekici itiraflara sahne oldu.

Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök, savunmasında tapelere yansıyan ifadelerinin “çirkin bir cümle” olduğunu ifade etti. “Bebeğin kalbi sürekli durup yeniden çalıştırıldığında, o yüzden böyle konuştum” dedi.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü gündeme getirdi. “Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok bekletildiği için akciğerleri zarar görüyordu. Entübe edilerek sevk ediliyordu” ifadelerini kullandı. “Serdar Yüksel, bebek sevklerini yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı bana göndermemi söyledi, ben de gönderdim. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan fazla alıyorlardı bu nedenle yatış sürelerini uzatıyorlardı” dedi.

“O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ”

Duruşmada bir Kurtlar Vadisi diyalogu yaşandı. Hemşire Deniz Korkmaz’a hatırlatıldığında, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını belirtti.

“Hastane, hastaları satılan bir eşya gibi görmekteydi, sadece kar elde etmek için kullanıyordu” diyen Korkmaz, “Bu tip insanların böyle şeyleri yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemelerden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu kişiler hakkında CİMER’e şikayette bulundum.” şeklinde ifade etti.

İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI

Hemşire Hüseyin Günerhan da davada dikkat çekici bir itirafta bulundu. Kendini örgütle suçlamasına karşın, “Biz artan doz ilaçları, ödemelerin karşılamadığı hastalar için biriktiriyoruz. Reyap Hastanesi’nde çalışmaya başladım, burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?

Türkiye’nin dikkatle izlediği Yenidoğan Çetesi soruşturmasının yargılaması pazartesi günü başladı.

Adliyedeki yoğun ve gerginlik dolu atmosfer nedeniyle duruşma geç başladı. İlk gün, öncelikle kimlik tespitleri yapıldı.

Bin 399 sayfalık iddianamede, çete başı ve yöneticileri olarak belirtilen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de duruşmaya çağrıldı. Fırat Sarı, kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu ifade etti.

Çorlu’da tutuklu bulunan sanıklar, video konferans yoluyla kimlik beyanında bulundu.

MÜFETTİŞ RAPORUNDA ŞOK AYRINTILAR

Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda, bazı bebeklere pasif ötenazi uygulandığına ve tedavi yöntemlerinin kullanılmayarak ölüme terk edildiklerine yer verildi. Ayrıca, bir hemşirenin yoğun bakımdaki bebeğin kalbi durduğunda doktora haber vermesi üzerine doktorun “canlandırmaya gerek yok” dediği tespit edildi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA KİM NEYLE SUÇLANIYOR?

Suçlamalar, günlük 8 bin liralık SGK primini paylaşabilmek amacıyla yenidoğan bebeklerin sağlığının hiçe sayılması üzerine kuruludur.

Çete üyelerinin taburcu olabilecek durumda olmalarına rağmen bebekleri sahte belgelerle, gereksiz ilaç vererek yoğun bakımda tuttukları tespit edildi.

Bebekler, çetenin anlaştığı özel hastanelere yönlendirilmekteydi. Bu süreçte hiçbir tedavi olmaksızın hayatta tutulacaklardı.

Bu sebeple, 9’u İstanbul’da olmak üzere bir Tekirdağ’da toplam 10 özel hastanenin ruhsatları iptal edildi.

Yenidoğan vurgununda fezleke hazırlandı: Bebeklere “pasif ötenazi” uygulandı.

Söz konusu durumların yanı sıra, Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi’nin ruhsatları da iptal işlemi geçirdi.

“`